25 Kasım 2006 Cumartesi

"Gizli Kentler" Heykel Enstalasyon

21.yüzyıl, insanlığın modern ütopyadan uyanışı sonrası ideal dünya inancının tükendiği, taşların yerinden oynadığı, parçalanmışlıkların, yapı bozumlarının, müthiş hız ve sonsuz çoğalmalarla yinelendiği çağ. Sürekli değişen kent görüntüleri belleğimizdeki kent görüntülerinin üstüne yerleşiyor.

Günümüzde sanat çevresel bağlamdan ayrı düşünülemez. Bilgi, teknoloji, olanak çeşitliliği ve düş gücüyle donanmış sanatçı için, değişken çevre kendi gerçeğini inşa edebileceği bir zemin oluşturuyor. Bakmayı seçen ve bilen sanatçı için kent, bu amaç için elinin altında bir malzeme: bizimle beraber yaşayan, dönüşen, nefes alan, kimi zaman soluğumuzu kesen, bizi nefessiz bırakan. Taşların, tuğlaların, demirin, çeliğin labirentlerindeyiz.

Doğu Çankaya “Gizli Kentler” sergisinde kent malzemesinden hareketle farklı üretimlerini sergiliyor. Sanatçı üretimlerini kurgularken mimariden, mühendislikten, yapı kurmaktan besleniyor. Düş gücü zamanın ruhuyla birleşip onu bu kurguya kendi yapılarını, binalarını, kulelerini yaratmaya yönlendiriyor. Gerçek zaman ve mekandan bağımsız, gizli kalmış kent görüntüleri ortaya çıkıyor.

Sanatçının peşine düştüğü kentsel doku ve mimarinin taşıdığı çağrışımlar uğraştığı her malzemede kendini gösteriyor. Tahta, ip, çivi, tutkal gibi her gün elimizin altında bulunan malzemelerle ürettiği üç boyutlu nesneleri, bir kent siluetinden süzülüp gelen yapılara gönderme yapıyor. Eline fotoğraf makinesini alıp kenti dolaştığı zaman yakaladığı görüntülere benzer biçimlere odaklanıyor: yapıları çerçeveleyen iskeleler, binaların geometrik çizgileri resimlerinin ve üç boyutlu nesnelerinin odak noktası oluyor. Hangi yöntemi kullanırsa kullansın -ister heykel, ister resim ya da fotoğraf- sergide yer alan yapıtlarda kent kurgusu ve geometrik dokunun yarattığı görüntü bir metafor olarak karşımıza çıkıyor.

Sonuçta, Doğu Çankaya kent temasından çıkışla gerçekleştirdiği üretimleriyle bir anlamda kendi geçmişinden başlayan içsel bir yolculuktan geçerek gizli yapıları açığa çıkarıyor, bir anlamda da kentin güncel çevresini yeniden kurguluyor, dönüştürüyor, inşa ediyor, çoğaltıyor ve onunla oynuyor. İnşası hiç bitmeyen bir metropolde, özensiz bakışlardan kaçan bir kent değişimine ait ayrıntıları ortaya koyuyor.

Sergi Tasarım: İpek Bayar

24 Kasım 2006 Cuma